
Dilek Aşan
Taksim Danışmanlık Hizmetleri Kurucu Genel Müdürü Global Raporlama Uzmanı
İklim değişikliği ile mücadelede yapı sektörü kilit bir rol oynamaktadır. Binalar, küresel enerji tüketiminin yaklaşık %40’ını ve karbon salımının %30’unu oluşturmaktadır. Bu nedenle, sürdürülebilir yapılaşma süreçleri çevresel, ekonomik ve sosyal açıdan büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda yeşil bina sertifikasyonları, çevre dostu yapıların teşvik edilmesinde ve yaygınlaştırılmasında temel bir araçtır. Türkiye’de yeşil bina uygulamaları son yıllarda artış göstermiştir, ancak sertifikasyon süreçlerinde çeşitli zorluklar da gündeme gelmektedir.
Yeşil Bina Sertifikasyonları
Yeşil bina sertifikaları, yapıların çevresel etkilerini ölçmek, enerji ve su verimliliğini artırmak, iç mekân hava kalitesi, malzeme seçimi, atık yönetimi ve kullanıcı sağlığı gibi çok boyutlu kriterlere göre değerlendirme yapan sistemlerdir. En yaygın uluslararası sertifikasyon sistemleri şunlardır:
LEED (Leadership in Energy and Environmental Design): ABD kökenlidir. Enerji verimliliği, su yönetimi, malzeme kullanımı gibi kriterleri değerlendirir.
BREEAM (Building Research Establishment Environmental Assessment Method): İngiltere merkezlidir. Proje yönetimi, enerji, sağlık ve refah gibi kapsamlı değerlendirme başlıkları sunar.
WELL Building Standard: İç mekân kalitesi ve kullanıcı sağlığına odaklanır.
EDGE (Excellence in Design for Greater Efficiencies): Gelişmekte olan ülkeler için geliştirilmiş hızlı ve uygun maliyetli bir sistemdir.
Türkiye'de bu sistemlerin yanı sıra ÇEDBİK (Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği) tarafından geliştirilen YeS-TR gibi ulusal sertifikasyon girişimleri de bulunmaktadır.
ISO Standartları ile Entegrasyon
Yeşil bina sertifikasyonları, çoğu zaman uluslararası ISO standartlarıyla birlikte ele alınmakta ve yürütülmektedir. Bu sertifikasyon programları kapsamında referans alınan ISO standartlarından en önemli olanları şöyle sıralayabiliriz:
ISO 14001 - Çevre Yönetim Sistemi: Bina inşaatı ve işletmesinde çevresel etkilerin kontrol altına alınmasını sağlar.
ISO 50001 - Enerji Yönetim Sistemi: Binalarda enerji tüketiminin sistematik biçimde ölçülmesi, izlenmesi ve iyileştirilmesini hedefler.
ISO 45001 - İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi: İnşaat süreçlerinde işçi güvenliğinin sağlanmasına katkıda bulunur.
ISO 21930 - Yapı Malzemeleri İçin Çevresel Ürün Beyanları: Kullanılan malzemelerin yaşam döngüsü analizini destekler.
Bu standartlar yeşil bina sertifikasyonuna başvuran firmaların süreci daha sistematik ve belgeye dayalı şekilde yürütmesine olanak sağlar.
Türkiye'deki Uygulama Süreci
Yeşil bina sertifikasyon süreci, projenin tasarım aşamasından başlayarak inşaat ve işletme aşamalarına kadar uzanmaktadır. Süreç genel olarak aşağıdaki adımları içermektedir:
Ön Değerlendirme: Projenin yeri, iklim koşulları, kullanım amacı ve bütçesi dikkate alınarak uygun sertifika programı seçilir.
Danışmanlık Süreci: LEED AP, BREEAM Assessor gibi sertifikalı uzmanlar sürece dahil olur.
Enerji Simülasyonu: ISO 50001 temelli enerji modellemeleri yapılır ve enerji performans göstergeleri belirlenir.
Malzeme ve Sistem Seçimi: ISO 14001’e uygun çevre dostu ürünler, su verimliliği yüksek armatürler, geri dönüştürülebilir yapı elemanları tercih edilir.
İzleme, Belgelendirme ve Raporlama: Yapı verileri dijital olarak toplanır, analiz edilir ve sertifikasyon kuruluşuna başvuru yapılır.
Karşılaşılan Zorluklar
Yüksek Maliyet Algısı ve Geri Dönüş Süreci
Yeşil bina uygulamalarının ilk yatırım maliyetlerinin yüksek olduğu algısı yatırımcıların motivasyonlarını düşürebilmekte ve daha çekingen davranmalarına neden olmaktadır. Oysa yapılan çalışmalar, bu maliyetin enerji ve su faturalarında %25’e varan düşüşle birkaç yıl içinde geri kazanıldığını göstermektedir.
Yetkinlik Eksikliği ve Teknik Kadro Açığı
Türkiye’de LEED AP veya BREEAM Assessor gibi uzmanlara erişim büyük şehirlerle sınırlıdır. Enerji simülasyonu yazılımlarını kullanabilecek mühendis ve teknik eleman sayısı da azdır.
Yönetmelik Uyumsuzluğu
Ulusal yapı standartları ile yeşil bina kriterleri (doğal havalandırma oranları, enerji sınıflandırmaları vs) arasında uyumsuzluklar olabilmektdir. Bu durum, projede ikili bir düzenleme yapılmasını zorunlu kılmakta ve ortaya uyumsuzlar çıkarabilmektedir.
Teşvik Eksikliği
Yeşil bina yatırımlarına yönelik vergi avantajı, düşük faizli kredi, ruhsat sürecinde öncelik gibi destek mekanizmaları henüz yaygın ve etkili değildir.
Veri Toplama ve Performans İzleme Zorlukları
Yapıların enerji ve su tüketimi ile ilgili ölçümleme altyapıları genellikle yetersizdir. ISO 50001’e uygun enerji performans takibi yapılması çoğu projede ciddi altyapı yatırımı gerektirmektedir.
Örnek Uygulamalar
Türkiye’de yeşil bina sertifikasyonları açısından örnek oluşturabilecek bazı yapılar şunlardır:
Zorlu Center (İstanbul): LEED Gold sertifikalıdır. Akıllı bina teknolojileri, gri su geri kazanımı ve enerji izleme sistemleriyle örnek teşkil etmektedir.
TOBB ETÜ Hastanesi (Ankara): BREEAM sertifikalıdır. Güneş enerjisi panelleri, yüksek verimli HVAC sistemleri ve iç mekân hava kalitesi izleme sistemleri ile donatılmıştır.
İzmir Adnan Menderes Havalimanı İç Hatlar Terminali: Türkiye'nin ilk LEED sertifikalı havalimanı terminalidir.
Türkiye’de yeşil bina standartlarının yapı ruhsatı süreçlerine entegre edilmesi ve belediyelerin yerel bazda teşvik mekanizmaları oluşturması önemlidir. Yeşil bina sertifikasyonu, yalnızca prestij değil, iklim kriziyle mücadelede bir zorunluluk olarak da ele alınmalıdır. Bu noktada ISO standartlarının uyumlu hale getirilmesi son derece önemlidir. ISO standartlarının yeşil bina kriterlerine entegrasyonu hem süreçleri kolaylaştırmakta hem de ulusal düzeyde veri karşılaştırılabilirliğini artırmaktadır.
Türkiye’de yeşil bina sertifikasyon süreci ile ilgili farkındalık giderek artmaktadır. Ancak sürecin yaygınlaşması için çok boyutlu destek mekanizmaları gerekmektedir. ISO standartlarıyla entegre edilmiş, teknik kadro kapasitesi artırılmış ve kamu teşvikleriyle desteklenmiş bir sistem sayesinde sürdürülebilir yapılaşma hedefine daha hızlı ulaşmak mümkündür.