23 Haziran 2011 | HABERLER 7. Sayı (Mayıs - Haziran 2011)

Ytong, yapı sektöründe bir ilke daha imza attı ve ürettiÄŸi malzemelerin “çevre dostu” olduÄŸunu kanıtladı. Çevresel Ãœrün Deklarasyonu’na (Enviromental Product Declaration - EPD) Türkiye’de sahip ilk marka olan Türk Ytong’un Yönetim Kurulu Murahhas Ãœyesi Fethi Hinginar, çevre performansını deÄŸerlendirmenin, yapı malzemesi üreticileri için bir çeÅŸit sorumluluk haline geldiÄŸini belirtiyor...
Ytong, ürünlerinin çevre dostu olduğunu bağımsız kuruluşlarca onaylatarak, ürün kalitesinin yanı sıra “sürdürülebilir yapılaşma” konusundaki sorumluluk bilincini de ortaya koydu. Alman İnşaat ve Çevre Birliği IBU (Institut Bauen&Umwelt - Alman Yapı ve Çevre Enstitüsü) tarafından onaylanan “Çevresel Ürün Deklarasyonu” ile Ytong, Türkiye’de ürünlerine çevre etiketi alan ilk kuruluş oldu. Ytong, attığı bu adımla inşaat sektöründe sürdürülebilir ürünlere olan ilgiyi artırmayı, düşük enerji tüketimi ve düşük emisyon düzeyine sahip Yeşil Binaların yaygınlaşmasını teşvik etmeyi de amaçlıyor.

Ürünün fiziki özelliklerini detaylı biçimde açıklayan, üretimde kullanılan ana hammaddeler ile imalat prosesi ve kullanımı, geri dönüşümü ve ekolojik bilançosu (yaşam döngüsü) hakkında bilgi veren “Çevresel Ürün Deklarasyonu”, ürünün çevre ile ilişkisini uluslararası standart ISO 14025’e göre yapılan değerlendirmeler sonucunda bağımsız kuruluşlar tarafından ortaya koyan ve tüm dünyada kabul gören bir belge olma özelliğini taşıyor.

Hazırlıkları PE International AG Türkiye ofisi tarafından yürütülen ve verifikasyonu IBU tarafından yapılan deklarasyonda, Ytong Blok ürünlerinin “Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi-LCA” yer alıyor. ISO 14040 standardına göre hazırlanan “Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi-LCA”, ürünün tüm yaşamı boyunca çevreye olan etkilerini değerlendirirken, ürünün çevreye olan etkilerinden doğacak yükümlülükleri de azaltmayı hedefliyor.
Çevre performansını değerlendirmenin, yapı malzemesi üreticileri için bir çeşit sorumluluk haline geldiğini belirten Türk Ytong Murahhas Üyesi F. Fethi Hinginar, bu konuda farklı çalışma ve araştırmalar içinde olduklarını söylüyor. “Sonuçta bu belgeler son derece açık ve anlaşılabilir içeriğe sahip, dolayısıyla inşaat ürünlerini karşılaştırmayı da kolaylaştırıyor. Bu, gerçek anlamda sürdürülebilir yapılar inşa etmeyi isteyen mimar ve planlamacılar için bir kolaylık sağlıyor. Çevresel Ürün Deklarasyonu hem uygulama hem de imalat açısından ürünlerimizin çevreye uygunluğunu vurgulamamızı sağlıyor.” diyor ve şu bilgileri veriyor: “Türkiye’de de dünyada olduğu gibi yalıtım, enerji ekonomisi gibi konular çok güncel hale geldi. Biz de Türkiye’de yapı bilincinin kaliteye, enerji tasarrufuna, çevre korumaya dönük şekilde değişmesi için gayret gösteriyoruz. Artık yapılarda, çevre kirliliğini en aza indirecek çalışmalar ön plana çıkıyor. Yapı sektöründe sadece yapı kalitesi değil, enerji verimliliği ve çevresel sürdürülebilirlik açısından bir takım yeni kıstas ve kriterler hakim olmaya başladı. Yoğun bir şekilde sertifikalı Yeşil Binalar inşa ediliyor. Yeşil Binaların üretiminde kullanılacak malzemelerin de çevresel açıdan uygun malzemeler olması lazım. Bu aşamada batı ülkelerinde Çevresel Ürün Deklarasyonu’nun önem kazandığını gördük ve 2010’un sonbahar aylarında çalışmalara başladık. 2011’in martında da EPD sürecimiz tamamlandı. Sürecin oldukça detaylı olduğunu söyleyebilirim. Üretimde kullanılan hammaddeler de dahil üretim prosesi, ekipmanlar ve binalarımız denetlemeye açıldı. Yaşam Döngüsü Analizleri yapıldı. Hammaddelerin kaynağından alınıp, fabrikaya getirilmesi, işlenmesi süreçleri dahil her süreç incelendi. Buna rağmen bizi çok zorlayan bir aşama olmadı. Zaten Türk Ytong olarak kuruluşumuzdan bu yana çok düzenli bir raporlama ve çalışma sistemimiz var. Kırk sene önceki üretim proseslerimizle ilgili dokümanları bile muhafaza ederiz. Dolayısıyla hammaddenin dış tedarikçilerden itibaren buraya gelişi, fabrikada işlenmesi süreçlerinin tümüne hakimiz. Bütün bu süreçlerle ilgili bilgilere en uç noktasına kadar ulaşabilme rahatlığımızın olması, Çevresel Ürün Deklarasyonu’nu almamızda bize büyük avantaj ve kolaylık sağladı. Verdiğiniz her bilginin fiili durumda karşılığı ve tutarlılığı olması lazım. Biz uzun yıllardır bütün bunları zaten yapıyorduk. Önemli olan, yaptığınız her şeyin doğru ve kayıt altında olması ve geriye dönük, üretimde tercih ettiğiniz malzeme ile prosesin de bu sertifikaya uygun şekilde değerlendirilebiliyor olması...”

“Çevresel Ürün Deklarasyonuna sahip ürünler LEED sertifikası alma sürecinde artı puanlar kazandırıyor. Böylece LEED sertifikası alınmasını kolaylaştıran bir altyapı kurulmuş oluyor. Türkiye’de şimdiye kadar yapılan Yeşil Binalarda kullanılan yapı malzemelerinden pek artı puan alınamıyordu. Ytong kullanılarak artı puan almak da mümkün oluyor. Ürünlerimiz Yeşil Bina sertifikasyon sistemlerine kayıtlı Siemens’in Gebze Fabrikası, Turkish Engine Center, Varyap Meridian projesi ve WİLO Pompa’nın fabrikalarında kullandı...”

Ytong, Türkiye’de sekiz milyar dolar enerji tasarrufu sağladı
“Sürdürülebilirlik için gerçekten daha yapılacak çok iş var... AB’de 2020 yılından sonra, ancak sıfır enerji tüketimi olan binaların yapımına izin verilecek. Ytong’un bu süreçte önemi çok daha fazla artacak. Türkiye fabrikamızın üretime başladığı 1965 yılından bu yana ürünlerimiz 8 milyar dolarlık bir enerji tasarruf sağladı. Tek bir şirketin bu katkısı gerçekten gurur verici...”
“Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de Yeşil Bina talebine paralel olarak, Ytong gibi çevre dostu yapı malzemelerine olan ilgi de artmaya devam ediyor. Önümüzdeki dönemde ülkemizdeki yapı malzemesi üreticileri kullandıkları hammaddelerden, üretim ve ambalajlama şekillerine kadar tüm süreçlerini gözden geçirerek çevreye daha duyarlı tercihler yapmaya özen gösterecekler. Çevresel Ürün Deklarasyonları ile ürünlerinin çevresel etkilerini açık bir şekilde ortaya koyan şirketlerin ürünleri, çevre dostu Yeşil Bina projelerinde tercih sebebi olacak.”


Çevresel Ürün Deklarasyonu (EPD)

İnş. Müh. Tolga Öztoprak (MBA)
Ürün Satış Müdürü / Türk Ytong Sanayi A.Ş.

2010 yılındaki büyüklüğü 60 milyar dolara ulaştığı tahmin edilen Yeşil Bina pazarı, inşaat sektöründe faaliyet gösteren birçok firmanın ilgi odağı oluyor. Birçok şirket, bir dayanağı olmadan kendi ürünlerinin çevreci olduğunu iddia ediyor ve maalesef bu konuda bilgi kirliliğine sebep oluyor. Yapı malzemesi seçiminde ürünün çevresel etkilerini şeffaf bir şekilde gösteren ve bağımsız bir kuruluş tarafından onaylanarak güvenilirliği garanti altına alınmış Çevresel Ürün Deklarasyonları (EPD) veya kısa adıyla Eko-Etiketler, bu konudaki bilgi kirliliğinin önüne geçecektir.



EPD’ler bir ürünün çevresel etki değerlendirmesinin iletişimini sağlayan ve ISO 14025’e göre standart hale getirilmiş belgelerdir. Kısaca, bir ürünün Eko-Etiketidir. Yapı malzemelerinin ve yapı ürünlerinin, işlevsel verimliliklerinin yanında çevresel performansları hakkında bilgi temin ederler. “Beşikten mezara kadar” tanımlanan yaşam döngüsü yaklaşımı ile sadece doğrudan yapı malzemesini üreten fabrikanın enerji ve hammadde tüketimini değil, birincil ürünlerin imalatı için gerekli kaynak tüketimi, bu ürünlerin taşınması ya da enerji üretimi de dikkate alınmaktadır. Bu durum salımların çevresel etkileri ve imha edilecek atıklar için de geçerlidir.

Türkiye’nin ilk Eko-Etiketini alan Türk Ytong, Yeşil Bina sertifikasına aday projelerin tasarım ve inşaatından sorumlu mimar ve mühendislere ihtiyaç duydukları detaylı bilgileri şeffaf bir şekilde sunmakla kalmayıp, sahip olduğu çevre dostu özellikleri ile yüksek puanlar toplayarak hedefledikleri Yeşil Bina sertifikasını almalarına yardımcı olmaktadır. Türk Ytong’un EPD hazırlıkları PE International AG Türkiye Ofisi tarafından yürütüldü ve verifikasyonu IBU tarafından yapıldı. ISO 14025’e göre 3. Tip etiketleme şekli olan EPD’de, Ytong ürünlerinin fiziki ve çevresel özelliklerinin yanında ISO 14040’a göre “Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi-YDD”de yer almaktadır.

LEED Sertifikası
1993 yılında kurulan Amerika Yeşil Binalar Konseyi (USGBC) tarafından oluşturulan ve dünya çapında kabul gören LEED (Leadership in Energy and Environmental Design) sertifika sistemi, önceleri yalnızca yeni binalara sertifika veren bir sistem olarak gelişti. Ardından mevcut binaların restorasyonu, endüstriyel iç mimari, semtlerin planlaması, okul ve hastane gibi özel alanlarda çeşitlenerek her alan için farklı kriterlerden oluşan sertifikalar oluşturdu.

Bugün dünyada 7 bini aşkın LEED sertifikalı ve 29 binden fazla LEED’e kayıt yaptırmış bina bulunmaktadır. USGBC’nin verilerine göre Yeşil Binalar, enerji tüketiminin yüzde 24 ile 50, sera gazı emisyonlarının yüzde 33 ile 39, su kullanımının yüzde 40 ve katı atık miktarının yüzde 70 oranında azaltılmasını sağlamaktadır.
LEED derecelendirme sisteminde binalar; Arazi Planlaması (26 Puan), Su Yönetimi (10 Puan), Enerji Yönetimi (35 Puan), Malzeme Kullanımı (14 Puan) ve İç Hava Kalitesi (15 Puan) olmak üzere beş ana başlık altında toplam 100 puan üzerinden değerlendirilmektedir. Bunlara ilave olarak Tasarımda İnovasyon ve Yerel Önem Sırası konularından ilave 10 puan alınabilir. Binalar, yapılan bu değerlendirmeler neticesinde elde ettikleri puanlara göre, 40-49 puan arası sertifika, 50-59 puan arası gümüş sertifika, 60-79 puan arası altın sertifika ve 80 puan üzeri platin sertifika almaya hak kazanırlar. USBGC’nin verilerine göre ülkemizde bugüne kadar LEED sistemine kayıt yaptırmış 27 bina bulunmaktadır ve bu binalardan 7’si sertifikalandırılmıştır.

Ytong ve LEED
Çevre dostu yapı malzemesi olduğu bağımsız bir kurum olan Alman İnşaat ve Çevre Birliği - IBU (Institut Bauen und Umwelt) tarafından onaylı Çevresel Ürün Deklarasyonu (EPD) ile tescillenmiş Ytong ürünlerinin yapılarda tercih edilmesi, LEED Sertifika Sisteminde yandaki tabloda belirtilen potansiyel puanların kazanılmasına katkıda bulunur.

 

---

R E K L A M