Yeşil Bina Dergisi 8. Sayı (Temmuz-Ağustos 2011)
YEŞİL BİNA / AĞUSTOS 2011 29 birlikte havanın doğal akışını mümkün kılıyor. Havalandırma boşlukları, ısınan havanın yükselmesiyle oluşan baca etkisi sayesinde bu hava akışını kolaylaştırıyor. Özellikle gündüz saatlerinde çatı üzerinde yükselen ve cam kaplı havalandırma boş- luklarının çatı üstündeki bölümlerinde güneş ışıması ile ısınan hava bu etkiyi artırıyor. Gece saatlerinde hızını artıran kuzeydoğu rüzgarları ise bu hava akışını gece saatlerinde de mümkün kılıyor. Her iki etkinin (rüzgar ve baca etkisi) olma- dığı zamanlarda ise havalandırma boş- luklarında yer alan motorlu fanlar devreye girecek. Bu şekilde sağlanan doğal hava akış- ları, binanın sıcak günlerde soğutulmasına katkıda bulunuyor. Ancak bu yaklaşımın tam olarak başarılı olabilmesi için bina mimari ve yapısal tasarımında da başka önlemlerin alınması gerekiyor. Bunların en önemlisi termal kütle ola- rak adlandırılan betonarme yapı. Bina iç dekorasyonunda çıplak olarak bırakılan kaset tipi beton döşemeler, özellikle geçiş dönemlerinde termal kütle olarak görev gördüklerinden, özellikle yaz gecelerinde soğuyarak gündüz konforuna pasif katkı sağlıyor ve ısıtma ve soğutma yükleri- nin azaltılmasını mümkün kılıyor. Aynı zamanda gündüzle gece sıcaklık farkının yüksek olduğu bölgede, iç mekanlardaki ani sıcaklık değişimlerinin önüne geçiyor ve gece doğal havalandırma yoluyla soğu- tulan mekanların gündüz saatlerinde hızlı bir şekilde ısınmalarını engelliyor. Bunun dışında binanın kabuğunda planlanan en az 25 cm. kalınlığındaki EPS eşdeğeri yüksek ısı yalıtımı, özel- likle yaz aylarında gece daha soğuk dış havanın bina içerisine verilmesi ile sağ- lanan soğutulma sonucunda, gündüz saatlerinde dış havanın iç havaya göre daha sıcak olmasından dolayı oluşacak ısı iletimini engelliyor. Yapılan bina enerji modellemesi çalışmaları, iç-dış mekan arasında 20 dereceye kadar çıkabilen sıcaklık farkı bulunan bu iklimde, yalıtımın şımlar tüm tasarım ekibine yol gösterici oldu. Bu yaklaşımların en önemlisi, kuru ve sıcak bir iklimsel bölgede yer alan binanın, baskın rüzgar yönlerine göre konumlandırılarak doğal havalandırma ile soğutulabilmesinin sağlanmasıydı. İkinci temel yaklaşım, binada pasif güneş kontrolü önlemleri ile enerji verimliliğinin arttırılmasıydı. Bina, doğu-batı ekseninde uzun bir aksa sahip ve yerleştiği 2150 metrekarelik izin verilen taban alanı üzerinde yaklaşık 4:1 oranında hacim/kapalı alan oranına sahip. Güneye bakan geniş cephe tüm sene boyunca güneş ışınlarına maruz kalıyor. Gerek güney cephesindeki aşırı ısınma tehlikesi, gerekse güneybatı yönünden esen ve kum taşıyan rüzgarlar nedeniyle güney cephesi mümkün oldu- ğunca sağır cephe olarak planlandı ve cephede bulunan az sayıdaki pencere, yatay gölgelendirici elemanlarla korundu. Bu elemanlar, ortalama sıcaklıların 10 derece altına düştüğü aralık ve ocak aylarında iç mekanlara güneş ısı kazancı sağlayacak şekilde tasarlandı. Güney cep- hesinde herhangi bir doğal havalandırma açıklığı tasarlanmadı. Doğu ve batı cephelerinde yer alan düşey testere dişi görünümündeki kuzey yönüne bakan camlar, iç mekanlardaki günışığının miktarını arttırıyor. 18 metre seviyesinde yer alan çatı saçağı ise kuzey- den esen rüzgarın ya da durgun havalarda ön bahçedeki havuzlardan buharlaştırıla- cak nemli havanın kuzey cephesindeki doğal havalandırma menfezlerine yönel- mesine yardım edecek. Yaz aylarında kuzeydoğu yönündeki dağlardan esen rüzgarlar, binanın gündüz havalandırılması ve gece soğutulması için çok önemli bir fırsat yaratıyor. Kuzeye bakan cephe aynı zamanda otoyola bakan cephe olduğundan, ürünlerin görünür- lüklerinin arttırılması açısından tamamen cam bir cephe olarak tasarlandı. Low-e ısıcamlı alüminyum konstrüksiyonlu cephede, döşemelerin altında yer alan 50 cm’lik kısımlarında içeriye doğru açı- labilen ve panjurlarla korunan vasistas pencereler bulunuyor. Bu açıklıklar, binanın iç tarafında yer alan ve çatıya kadar uzanan havalandırma boşluklarıyla
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=