BAU Teknolojileri Dergisi 4. Sayı (Temmuz-Ağustos 2022)

23 BAU TEKNOLOJİLERİ • Temmuz-Ağustos / 2022 GÜNCEL için hayati önem taşıyan Binalarda Su Yalıtımı Yönetmeliği’nin sadece 4 yıl önce yürürlüğe girmesi, deprem kuşağında yer alan ülkemizde, bina- larımızı korumakta geciktiğimizi işa- ret ediyor. Ülkemiz nüfusunun yüzde 95’i çeşitli derecelerde deprem kuşağı üzerinde yaşıyor. Yeni inşa edilecek yapıların uzun yıllar boyunca daya- nıklılığını korumasını sağlamalıyız. Zemin etüdünün yapılması, yapının tekniğine uygun olarak tasarlan- ması, iç ve dış etkenlerden yalıtım ile korunması gerekiyor. Yapıların suya maruz kalması engellenemez ancak su yalıtımıyla suyun yapılara nüfuz etmesi, zarar vermesi engellenebilir. Binanın doğrudan suya maruz kalan çatı, temel, ıslak hacim gibi bölgele- rinde uygulanacak su yalıtımı ve halk arasında terleme olarak bilinen yoğuş- mayı önleyen ısı yalıtımı uygulamaları- nın doğru ve eksiksiz yapılması büyük önem taşıyor. Betonarme yapıları- mızı su yalıtımı ile koruyamadığımız için bugün 30 yıllık binalar ömrünü tamamlamış olarak görülüyor. Oysa asgaride 80-100 yıl gibi bir süre için inşa edilen binalarımız korozyon etki- sine karşı korunmuş olmalı. Geç de olsa bu yönetmeliğin hayata geçmesi, yeni yapılacak binaların uzun ömürlü olmasını sağlayacaktır." dedi. "YALITIM MALIYETI SANILDIĞI GIBI YÜKSEK DEĞIL" Su yalıtımı maliyetinin sanıldığı kadar yüksek olmadığını belirten Emrullah Eruslu, “Bugün yeni inşa edilen bir binada su yalıtımı uygu- lamalarının maliyeti toplam bina maliyetinin yüzde 3 ila yüzde 4 üne tekabül eder. Mevcut binalarda elbette bu maliyet biraz daha artıyor. Arazi yapısı, binanın zemini gibi başka fak- törler de devreye giriyor. Ancak yine de inşaatın geneline göre yüksek mali- yetler söz konusu değil. Su yalıtımı binalar sürekli olarak suya maruz kala- biliyor. Suyun taşıyıcı yapı elemanla- rına nüfuz etmesi durumda özellikle betonun içindeki demirin paslanma- sıyla başlayan ‘korozyon’ yapının yük taşıma kapasitesini azaltıyor. Beto- narme yapıların sağlıklı bir şekilde tasarım ömürleri süresince işlevlerini sürdürebilmesi için yapının tamamı- nın standartlara uygun şekilde ısı ve su yalıtımı ile korozyondan korunması gerekiyor." şeklinde konuştu. Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şakir Erdoğ- du’nun donatı ve korozyon ilişkisini ortaya koyan araştırmasını hatırla- tan Emrullah Eruslu, sözlerine şöyle devam etti: "Bu araştırma binala- rımızı bekleyen korkunç tehlikeyi gözler önüne seriyor. Suya maruz kalan bir donatı, taşıma kapasitesi- nin 5 yılın sonunda yüzde 50’sini, 15 yılın sonunda yüzde 90’ını, 24 yılın sonunda ise tamamını kaybettiğini ortaya koyuyor. Donatı korozyonu, deprem veya herhangi bir dış etki olmaksızın belirli süre sonra yapıların çökmesine yol açabiliyor. Bu durum da maalesef ülkemizin yabancı olmadığı bir gerçeklik. 17 Ağustos 1999 Mar- mara Depremi sonrasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hasar Tespit Komisyonu tarafından yapılan incele- meler sonucunda, yüzde 79’u hasarlı bulunan 55 bin 651 konut ve işye- rinin yüzde 64’ünde korozyon tespit edilmişti." "DEPREMDEĞIL BINA ÖLDÜRÜR, IHMAL ÖLDÜRÜR" Ülkemizin bir deprem ülkesi oldu- ğunu unutmamız gerektiğini vurgula- yan Eruslu, "Yaşanan her depremin ardından aynı şeyleri konuşuyoruz. 'Deprem değil, bina öldürür, ihmal öldürür' diyoruz. Bina yalıtımları- nın ve güçlendirilmesinin ne kadar önemli olduğuna, yapısal yetersiz- liklere dikkat çekiyoruz. Binalarımız yapılmamış, dolayısıyla korozyona uğramış binaların depremden olum- suz etkilenmesi ise ne yazık ki hem can güvenliği hem de mal güvenliği açısından maddi olarak ölçülemeyecek ağır sonuçlar doğuruyor.” dedi. "KENTSEL DÖNÜŞÜM FIRSATI KAÇIRILMAMALI" Türkiye’de mevcut bina stoku- nun yüzde 80’e yakınının 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nden önce, geri kalanının ise 2000-2022 arası inşa edildiğine dikkat çeken Emrul- lah Eruslu, "Binalarda Su Yalıtımı Yönetmeliği’nin yürürlüğe girdiği 1 Haziran 2018’den itibaren inşa edi- len ve zorunlu olarak su yalıtımı yapı- lan bina sayısı toplam yapı stokunun sadece yüzde 1.5-2’sini oluşturuyor. Toplam 9.8 milyon bina, 22 milyonun üzerinde konutun bulunduğu ülke- mizde bu oranlar, güvenli bina sayısı konusunda maalesef istediğimiz nok- tada olmadığımızı gösteriyor. Bugün su yalıtımı ile donatılmış güvenli ve nitelikli binaların inşa edilmesinde kentsel dönüşüm büyük bir fırsat sunuyor. Kentsel dönüşüm sürecinde inşa edilecek yeni binalarda yalıtım uygulamalarının eksiksiz olarak yerine getirilmesi ile uzun ömürlü, sağlıklı, enerji verimli, çevreye duyarlı yapı- laşma yapmak mümkün. Etkin sonuç- lar elde etmek için, ‘doğru malzeme’, ‘doğru detay’ ve ‘belgelendirilmiş çalı- şan’ üçgenin eksiksiz çalıştırılması ve denetlenmesi sağlanmalı. İnşaatın tüm aşamalarında denetim mekanizma- ları etkin hale geldikçe, toplum olarak daha uzun ömürlü, güvenli ve sağlıklı binalara sahip olacağız. İZODER’in öncülüğünde, yalıtım sektörünün kat- kıları ve Çevre ve Şehircilik Bakanlı- ğı’nın destekleri ile hazırlanan, www. izoder.org.tr .’de yayınlanan ‘Su Yalı- tım Yönetmeliği Kılavuzu’ bu konuyla ilgilenenler için önemli bir yol gösterici niteliğindedir.” dedi.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=