Yeşil Bina Dergisi 39. Sayı (Eylül-Ekim 2016)
25 YEŞİL BİNA / EKİM 2016 zorunda kalınan felaket senaryolarının ötesine geçip üretilen ve yaşama geçirilen çözümler için deneyimsel bilgi üreten kişi ve gruplara odaklanarak umut ve çıkış için ipuçlarını bulmak yatıyordu. Ders, İstanbul Bilgi Üniversitesi Genel Eğitim Bölümü bünyesinde açılan seçmeli bir yaz okulu dersi. Dolayısıyla katılımcıla- rın bir kısmı İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin çeşitli bölümlerinin lisans öğrencileri ve ders içi çalışmalardan not ve kredi alı- yorlar. Dersi, Buğday Derneği ile ortak yürütüyoruz ve Buğday Derneği aracılı- ğıyla not karşılığı olmadan derse katılmak isteyen, konuya ilgili katılımcılar da oluyor. Bu iki grup arasında ilk günden itibaren yaşanan kaynaşma ve iletişimin de ayrı bir katma değeri var. ARDA MOLTAY: Dersin programı neleri içeriyor? ALPER AKYÜZ: Dersin en önemli öğre- tici özelliği, katılımcıların Çamtepe gibi bir ekolojik yerleşkede bir hafta yaşıyor olmaları. Dolayısıyla her yönüyle ekolojik yaşamı olabildiğince deneyimlemiş olu- yorlar. Bunun dışında hazırladığımız prog- ramda öncelikle dersin teorik omurgasını oluşturmak için gezegenin sınırları ve bu sınırlar içinde insan etkinliklerini kay- naktan atığa modelleme girişimlerini ele alıyoruz. Sonrasında ise Kazdağları yöre- sindeki ekolojik çiftlik, yerleşke, işletme ve proje örneklerini ziyaret ederek veya konuklar davet ederek, bu teorik eksen çerçevesinde tespit ettiğimiz sorunlara aynı eksen çerçevesinde üretilen yanıtları birinci elden öğreniyoruz. Sadece kırsalda yaşama geçirilen örnekleri değil, kentte yürütülen ekolojik sosyal girişimleri de davetli konuşmacılardan birebir öğren- meye çalışıyoruz. Öğrenci ve diğer katılım- cıların izlenimleri üzerinde düşünmeleri ve birbirleriyle tartışmalarını destekleyerek bir hafta sonunda kendi girişim fikirle- rini oluşturma ve olgunlaştırmaları için bir ortam ve çerçeve sağlamış oluyoruz. İlgilenenler, ders ve program hakkında ayrıntılı bilgiyi http://ekososyalgirisim. wordpress.com adresinde bulabilirler. ARDA MOLTAY: Çamtepe’yi biraz anlatır mısın? Ne zaman kurdunuz, nasıl kurdu- nuz, neler yapıyorsunuz sene boyunca? GÜNEŞIN AYDEMIR: Çamtepe, bundan yaklaşık 11-12 sene önce Buğday ekibin- den birkaç kişinin, “bunca yıldır insanlara bir sürü şey önerip duruyoruz, kısmen kendi yaşamlarımızda da yapıyoruz ama neden göstererek başka insanlarla pay- laşmıyoruz?” sorusu üzerine imkanla- rını birleştirmeleri ile gerçekleşti. Burası ekolojik soruları sorduğumuz, cevapla- maya çalıştığımız, denemeler yaptığımız, çoğunlukla yanıldığımız, yanılgılarımızdan öğrendiğimiz ve edindiğimiz deneyimi de paylaştığımız bir yer. “Ekolojik yaşam” denince akla gıda, doğa kısmı geliyor. Meselenin “yaşam” kısmı pek fazla ele alınmıyor. Biz burada daha çok yaşama vurgu yapıyoruz. Yaşamın içindeki her konuya dokunuyoruz. Her konuyla ilgili çalışan, ustalaşan uzmanlaşan insanları burada bir araya getirmeye çalışıyoruz; eğitimler, buluşmalar, atölye çalışmaları düzenliyoruz. Bir de Çamtepe’de sürüp giden bir yaşam var; yaban yaşam, insan yaşamı... Çamtepe gönüllüleriyle birlikte devam eden... Görünürde olanın yanısıra bir de görünmeyen bir bakım, onarım, yenilikler, denemeler ile süren... Yaz ayla- rında iklim müsaade ettiği için daha fazla ziyaretçi kabul edecek işler yapıyoruz. Sonbahardan itibaren içimize çekiliyoruz, kışın zaten soba başında kestane muhab- beti var bol bol. ARDA MOLTAY: Çamtepe neden ekolojik bir yerleşke? Enerjiyi ve suyu nasıl temin ediyorsunuz? Atıklarınızı ne yapıyorsunuz? GÜNEŞIN AYDEMIR: Varoluş niye- tinde, daha bina olarak temeli atılma- dan çok önce planlanan iki nokta vardı Çamtepe’nin. Bunlardan biri planlaması, yapımı, yönetimi ekolojik yaşam için bir model olsun; bu yönde örnekleri denesin, bünyesinde barındırsın... Bu yönüyle bir öğrenim merkezi. Hatta daha yapma- dan önce oturup düşünüyorduk, günün birinde Çamtepe ortadan kalkması gere- kirse malzemeleri doğaya karışabilir olsun, çöp olmasın, dönüşsün diye. Yapımı sıra- sında hiç ağaç kesilmemiştir. Örneğin mimari tasarımı düşünülürken önündeki iki ağaç düşünüldü. Kullanılan malze- meler yakın mesafeden getirilmiş doğal malzemeler. Damı toprak dam. Çimento çok sınırlı olarak belli yerlerde kullanıldı. O da kesinlikle ana binada değil. Bunun dezavantajları da var elbette. Çok yoğun bakım gerektiriyor. Doğa o kadar güçlü ki içinde tuttuğunu hızla kendine katma eğiliminde. İkinci niyeti de buranın bir gösterim merkezi olmasıydı. Çok insan gelsin, tanışsınlar, paylaşsınlar, yeni şey- ler öğrensinler istedik. Çamtepe’de elektrik 4 tane panelle üre- tiliyor. Şebekeye bağlanabiliriz ama bağlı değiliz. Sınırsız elektriğin Çamtepe’de çok şeyi olumsuz yönde değiştireceğini düşünüyoruz. Bence insan yaşamında konforun sınırlanması gerekiyor. Sınırlan- madan bazı şeyleri anlamamız mümkün değil. Örneğin buzdolabı, çamaşır maki- nası gibi elektrikli aletleri kullanmıyoruz. Bazı ürünleri saklamak zor olduğu için ya yeteri kadar alıyoruz ya da mahrum kalıyoruz. Organik atıklarımızı ise büyük oranda çeşitli kompost yöntemleriyle dönüştürüyoruz. Siyah ve kahverengi suyu birbirlerin- den ayırıyoruz. Mutfaktan çıkan su ve damdan tahliye edilen suyla ufak bosta- nımızı ve ön avlumuzu suluyoruz. Bazı uygulamalar için minyatür örnekler oluş- turuyoruz. Mini ölçekli minibaş hayvan- cılık yapıyoruz. Bir kovan arımız var, son 5 yıldır her bahar gelen kırlangıçlarımız, toprak solucanlarımız var. Bir köpek, bir kedi ve sahiplendireceğimizi umduğumuz 4 kedi yavrusu...
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=