Yeşil Bina Dergisi 35. Sayı (Ocak-Şubat 2016)

40 YEŞİL BİNA / ŞUBAT 2016 RÖPORTAJ ve “zafiyet” içindeyiz. Hayatın, sektörün nerdeyse tümünde, bu ülkede yaşayan- lar, çalışanlar, şirketler olarak birbirimizi, sektörü ve nihai olarak ülkemizi pek de farkında olmadan hızla yok etme, yok olma, batırma “eğilimi-davranışı” içinde- yiz. Kötü hasletlerimizden biri olan “çok konuşup, az iş yapmanın” yanı sıra çok iş yapıp, aslında yanlış ve yaparmış gibi işler de yapıyoruz. Yapılan yanlış, eksik, kötü, esas amaca hizmet etmeyen birçok konuda, projede, uygulamada da yine en çok kendimiz (bizler) şikayet edip, ancak bir taraftan da kendimiz de bu sürecin öyle ya da böyle bir parçası olup, az ya da çok içinde yer alıyoruz. Konuyu aslında şuraya getirmeye çalı- şıyoruz. Genelde ülkemizdeki tüm sek- törlerde yer alan, kamuoyunca nispeten aklı başında sayılan saygın ve güvenilir mühendis, mimar, mühendislik, proje danışmanlık, müşavirlik firmalarının doğru, bilimsel işler yapması ve etik dav- ranması gerekiyor. Bilimselliğe, mühen- disliğe, fizibilitelere aykırı, ülkeye, kamuya ve doğaya uygun olmayan, hatta zarar veren projelerde, uygulamalarda normal olarak yer alınmaması gerekiyor. Özel- likle ve öncelikle hizmet verilen kurumları, kişileri, ülkeyi-doğayı zamanla mağdur edecek, yanıltacak, aldatacak hizmeti- projeleri-uygulamaları hiç yapmamak gerekiyor. En azından yeni başlamış-oturmamış, kendi sistemini-kurallarını konsensusla- standartlarla-şartname ve uygulama usul- leri, esasları ile henüz sağlayamamış ve kurum, şirket, uygulama tecrübesiyle daha olgunlaşmamış “Gönüllü” sektör- lerde, konularda, uygulamalarda özellikle daha dikkatli olunması gerekiyor. Çünkü başlangıçta oluşabilecek bir güven-kabul eksikliği, olumsuz algı, önyargı hemen yayılarak, sektörü ve sektörün geleceğini yok edebiliyor. Dünyada biraz daha geçmişi eski ve oturmuş, ancak ülkemizde çok yeni ve henüz oturmamış birçok konuda ve sek- törde bu anlamda en başından itibaren çok ciddi “vahim hatalar ve olumsuz işler” yapılmaya başlıyor. Yavaş yavaş da olsa Yeşil Bina sektöründe de genel bir “güvensizlik”, “LEED Sertifikalı Binalara” karşı olumsuz bir algı oluşmaya başladı. Maalesef daha önce “Enerji Etüt”, “Enerji Kimlik Belgesi”, “Enerji Yöneticiliği”, “Enerji Yatırım”, “Yapı Denetim”, “Kalite Sistemleri” vb. hizmetlerinde yaşanan malum sorunlar ve bunlardan kaynaklı güvensizlik ve soru işaretleri benzer şekilde Yeşil Bina, LEED sertifikası danış- manlık hizmetlerinde ve LEED sertifika- sında da artık ciddice yaşanmaya başladı. YEŞİL BİNA: Yeşil Bina danışmanlık firmalarının kendi aralarında bir orga- nizasyona ihtiyaçları var mı? Böyle bir organizasyon işe yarar mı? ÇEDBİK, danışmanlık firmaları arasındaki rekabeti disipline etmek için bir irade gösteremez mi? “Yeşil” sektörün, ülkemizin ve “danış- man” firmaların geleceği açısından bu durumdan nasıl çıkılabilir? ARİF KÜNAR: Naçizane önerimiz, ÇEDBİK’te üye olarak yer alan danış- manlık firmaları ile ÇEDBİK Yönetimi tarafından sağlanacak asgari müşterek bir “LEED Teknik Şartnamesi” ile “LEED Firmalarında Aranacak Hususlar Şartna- mesi” hazırlanması ve mümkünse “LEED Danışmanlık Asgari Hizmet Bedeli” taban fiyatlarının belirlenmesi, bu “yanlış-olum- suz” gidişatı belki engelleyebilir, tartış- maları ve güvensizlikleri azaltabilir. Aksi takdirde her danışmanlık firması kendi “Özel LEED Teknik Şartnamesi”ni kul- lanmak isterse, kurumlar ve ihale yapan sorumlu kişiler 10 ayrı danışmanlık fir- masının “Özel LEED Teknik Şartnamesi” kendilerine verilirse, hangisi ile ihaleye çıkacaklarına nasıl karar verecekler? Böyle sürerse de sürekli sorun yaşanmaya devam edecek ve hem sektör hem de bizler zarar görmeye, gereksiz, faydasız tartışmalara devam edeceğiz.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=