Yeşil Bina Dergisi 35. Sayı (Ocak-Şubat 2016)
39 YEŞİL BİNA / ŞUBAT 2016 alma” ve sektörde, pazarda “tek ve en büyük” kalabilmenin hesabına giriyorlar. Bu hesabı da “en çok” iş yapmak, “piya- sayı” kapatmak, başkasına “pastadan” pay kaptırmamak gibi “hırs-ego-lider olma-daha çok para kazanma vb.” gibi günü kurtarmaya dönük ticari amaçlarla yapıyorlar. Artık ne pahasına olursa olsun amaç yalnızca “daha fazla proje-iş-para yapmaya” dönüşüyor ve projenin-mühen- disliğin-bilimselliğin, ideallerin, kamusal sorumluluğun, etiğin, çevre-doğa vb. saiklerin, “gerçek-sürdürülebilir Yeşil Bina” yapmanın bir anlamı ve kıymeti pek kalmıyor. Daha fazla proje, iş, para yapabilmek için de zamanla mühendis- liğin, projenin hakkını verecek adam/ gün harcaması yapmak yerine projenin, işin alınmasına yönelik en düşük fiyatlar verilmeye, bütün işleri almaya, fiyat kır- maya, sürümden kazanmaya, rakiplerine iş yaptırtmamaya, rakipleri yok etmeye dönüşüyor. Böylece artık sektörde doğru, makul, daha iyi hizmet verebilecek bir bedel, fiyatlama şansı kalmadığı için de ABD ve AB ülkelerinde aynı işi yapan (örneğin LEED Sertifikası Danışmanlığı) mimar, mühendisler, proje-mühendislik, danışmanlık firmalarına göre 10-20 kat daha az ücretlerle işler alınıp, yapılmaya çalışılıyor. Böyle bir şey nasıl olabilir ve kabul edilebilir? Neden ABD’de aynı işi yapan ABD’li bir mühendis ve/veya firma, bizden 10-20 kat daha fazla ücret alıyor? Oysa danışmanlığını yaptıkları Yeşil Bina- lar ülkemizde daha ucuza ya da eşde- ğer fiyatlara satılıyor, en azından 10-20 kat fazla bedellerle satılmıyor. Bu çelişki doğru-adil-kabul edilebilir değildir. Bu çelişki nedeniyle yeterli sayıda doğru-iyi ve tecrübeli uzman mimar, mühendis istihdam etmek, alınan işlerin bedelleri ile pek mümkün olamayacağı için de maalesef hem yeni, tecrübesiz, hem de az sayıda personel ile çok sayıda projeye danışmanlık hizmeti sadece “yapılmış gibi”, kağıt-proje ve “check list” üzerinde yapılabilir ancak... YEŞİL BİNA: Yeşil Bina danışmanlığı sek- töründe rekabet neden bu kadar yoğun? Yeşil Bina sektörü, firmaların kurumsalla- şamaması, iddialı söylemlerin yoğunluğu, fiyat odaklı rekabet gibi “çocukluk hasta- lıkları” olarak tabir edilebilecek sorunlar- dan sizce ne zaman, nasıl kurtulacak? ARİF KÜNAR: Bu konu tam ÇEDBİK ve Yeşil Bina danışmanlık firmaları ara- sında tartışılırken, ülkemiz geçen yıl en çok LEED sertifika projesi olan dünyadaki ilk 10 ülke arasına girdi. Ülkemizde iki elin parmaklarını geçmeyen danışmanlık firmaları aynı anda kaç Yeşil Bina pro- jesine, nasıl hizmet verebilir? Her biri 1, 2, 3 yıl süren, içlerinde hastane ve AVM gibi çok büyük ve kompleks binaların da bulunduğu fazla sayıdaki büyük 40-50 adet (milyonlarca metrekarelik) projeleri, ancak ABD’de olduğu üzere minimum 40-60 uzmanla (LEED AP ve Mühendis- Mimar vb.) “tam para alıp-tam hakkını vererek” yapabiliyorlar. Türkiye’de top- lasanız bu kadar sayıda kalifiye, gerçek LEED uzmanı personel zaten neredeyse yok. Ancak maalesef birçok mekanik ve elektrik projelerdeki ya da TOKİ proje- lerindeki “tip proje” yapmak gibi (TOKİ nasıl, arkasına bakmadan/bakmaya fırsat bulmadan 150 kişi ile 500.000 konutu 5 senede hızla yaptıysa) az sayıda perso- nel ile 100 adet, 200 adet farklı projeyi aynı anda yapmakla övünen danışmanlık firmaları da, yalnızca bu sertifikalı(!) bina- ların sayıları ile övünebilirler. Sektör ve herkes şapkasını önüne koymalı. Peki bu binaların, yüzde kaçı gerçekten “Yeşil”, “Enerji Etkin”, “Sür- dürülebilir”, sahibine, yatırımcısına, kira- cısına, kullanıcısına ”Konfor ve Tasarruf” sağlıyor, alınan sertifika kriterlerine uygun işletilebiliyor? Ülkemizi ilk 10 ülke arasına sokan, alınan ve başvurusu yapılmış yak- laşık “500 LEED Sertifika Adayı” binanın ne kadarı gerçekten enerji etkin? Ülke- mize ne kadar toplam su ve enerji tasar- rufu sağladı, sağlayacak? ABD’de daha önce yapılan bu tartışmaların, ilk 10 ülke arasına girdiğimize göre artık ülkemizde de yapılmasının zamanı gelmiştir. En çok iş ve proje yapan danışman- lık firmaları, artık oluşturdukları, oluşan “düşük rayiçli” Yeşil Bina danışmanlık hizmet sektöründe, kendilerinden daha da “dip rakamlı” teklif veren (ev-ofis çalışan), yeni mezun, 1 günlük eğitim ve sınavdan 70 puan alıp LEEP AP olan “Yeşil Bina Uzmanı!” bir kişi “iş”leri alınca ne yapacaklar? Çünkü hizmet ve fiyat düşünce, daha önce Enerji Verimlilik Danışmanlık firmalarının başına gelen, bazı emekli mühendislerin 10 günlük kurs ile “Enerji Yönetici”si olup, otel başına 50 TL/ay bedelle, evden, 50 farklı otele gitmeden, enerji verimliliği hizmeti verenlerin kaderiyle karşılaşacaklardır. Yine, konutları görmeden, yalnızca proje üzerinden Enerji Kimlik Belgesi (EKB) veren, daha önceki projedeki konutun fotoğrafını Photoshop ile yapıştıran birey- sel “Uzman” vb. gibileriyle mi rekabet edebilecekler? Sonuçta “düşük-az fiyat”, mecburen “düşük-az hizmet”i getiriyor. Böylece bu “iş”e iddialı başlayanlar ve gerçekten gönül verenler “daha iyi ve fazla hizmeti” veremeyecekleri bir bedelle iş alamaya- cakları için de hem iyi “danışmanlık fir- maları” güçlenemeyecek, yaşayamayacak hem de hizmet verilen projeler sürdü- rülebilir-enerji verimli-maliyet etkin ola- mayacaktır. Ayrıca, bu gelişmeleri bilen gerçekten de enerji etkin, sürdürülebilir, gerçek Yeşil Bina isteyenler, LEED ser- tifikası almaktan vazgeçmeye başlaya- caklardır, hatta başlamışlardır. Ayrıca, beklediğimiz, hedeflediğimiz sayıda ülke- mizde olması gereken gerçek yeşil-enerji etkin binalarımız da bu nedenlerle fazla olamayacaktır. Yani hep birlikte tüm altın yumurtaya birden sahip olmak için “altın yumurtlayan tavuğu” kesiyoruz. Hep birlikte maalesef artık gelenek- selleşmiş-genetikleşmiş ve kronik hale gelmiş, iflah olmaz bir “akıl tutulması”
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=