Yeşil Bina Dergisi 34. Sayı (Kasım-Aralık 2015)

45 YEŞİL BİNA / ARALIK 2015 larda, farklı yıllarda kurulmuş olanlarına rastlamak mümkündür. Türkiye’de bulu - nan uygulamalardan farklı olarak yutdı - şındaki örneklerde eko-köylerin kentsel alanlara yakın arazilerde oluşturulduğu görülmekte, genellikle ekonomik açıdan dışa bağımlılıklarını en aza indirgemeyi amaç edindikleri görülmektedir. Son yıllarda özellikle batı Avrupa’da hızla büyüyen yeni doğal yaşam uygulamaları gözlemlenmektedir. Doğal üretim ve tarım yöntemlerine dayalı olarak çevre dostu ve ürün yetiş - tirmekle sınırlanamayan bir yaklaşım olan permakültür, sürdürülebilir insan yerleşimlerinin nasıl gerçekleştirilece - ğini, doğal ekosistemlerin nasıl korunup genişletileceğini ve yaşam kalitesinin yer - yüzünde tüm boyutlarıyla nasıl sağlana - bileceğini ortaya koymak amacıyla ortaya çıkmıştır. (Eryıldız, 2004). Amerika’da bulunan Ithaca Eko-köyü, İskoçya’daki Findhorn Eko-köyü ve Almanya’daki Oekodorf Sieben Linden Eko-köyü bu anlayışla yapılmıştır. Ithaca Eko-köyü’nde, alanın yüzde 90’ı yeşil ve açık alan olacak şekilde bırakılmıştır. Yüzde 10’luk bölümünde ise ekolojik binalar ve mahalleler oluş - turulmuştur. Findhorn Eko-köyü’nde ise “Doğanın verdiğinden fazla almamak” felsefesini benimseyerek, tamamıyla sür - dürülebilir insan yerleşimleri oluşturmak amaçlanmıştır. Bu yerleşimlerde bulu - nan evlerde, toksik yapıştırıcı içermeyen keresteler kullanılmış; düzenli ekim/ dikim yapılan orman alanlarından kesilen odunlar, toksik olmayan boyalar ve doğal kilden çatılara yer verilmiştir. Oekodorf Sieben Linden, ekolojik sürdürülebilir - lik kapsamında birçok farklı uygulamayı bünyesinde barındırmaktadır. Bu nedenle yerleşim, ekolojik deney alanı olarak ele alınabilir. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yaşanan sorunlar karşısında farklı yönde çözümler geliştirildiği, ancak bu gelişmelerin eş zamanlı olmadığı görül - mektedir. Türkiye’de eko-köyler, dünyada olduğu gibi kentten uzaklaşma, doğa ile iç içe olma ihtiyacı doğrultusunda, alternatif bir yerleşim ve yaşam modeli yaratma çabasıyla ortaya çıkmıştır. Ger - çek anlamda Türkiye’de ekolojik yerleşim tartışmalarının başlangıcı 1996 yılında İstanbul’da gerçekleştirilen Habitat II Kent Zirvesi’ne dayanmaktadır. Türkiye’de ilk eko-köy kurma girişimleri de bu paralelde gelişme göstermiştir. Bugüne gelindiğinde ise hem yeni yerleşimlerin ekolojik yakla - şımla planlama ve tasarımı hem de gele - neksel yerleşimlerin sürdürülebilirliğinin sağlanması yönünde çalışmalar devam etmektedir (Aklanoğlu, 2009). Türkiye’de bulunan bazı eko-köy yerle - şimlerine Eko-Foça/İzmir, Dedetepe Eko- Çiftliği/Çanakkale ve Sincapevler/Istranca örnek olarak gösterilebilir. Eko-Foça bir doğal yaşam köyüdür. Doğa merkezci bir düşünce çatısı altında, paylaşımcı ve yardımlaşmacı ilkelere dayalı, mevcut sisteme alternatif bir sosyal ve ekonomik yaşam kurmayı amaçlayan, korumaya çalışılan çevre yalnızca doğal olan değil aynı zamanda kültürel ve tarih - sel miras olan bir yerleşimdir. Dedetepe ekolojik çiftliğinde inşa edi - len tüm yapılar ekolojik prensip ve ürünler kullanılarak yapılmıştır. Enerji tamamen güneş ve rüzgardan sağlanmaktadır. Bu ekolojik yerleşimde Permakültür tasarımı yapılarak toprak ve yaşam alanlarının dönüşümü başlatılmıştır. Ithaca Eko-Köyü / Amerika (farewellburt.wordpress.com ) Findhorn Eko-Köyü-İskoçya ve Oekodorf Sieben Li,nden Eko-köyü-Almanya Eko-Foça (www.oocities.org)

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=