Yeşil Bina Dergisi 33. Sayı (Eylül-Ekim 2015)
29 YEŞİL BİNA / EKİM 2015 dığımız altmışı aşkın LEED ve BREEAM projesi ve devam eden yüzden fazla proje- mizde edindiğimiz tecrübeye göre, genel olarak birçok etken olsa da aslında Yeşil Bina ortaya çıkarmanın getireceği ek mali- yeti kayda değer olarak etkileyebilecek 5 ana parametre bulunmaktadır: 1. Yeşil Bina Kararının Zamanlaması: Burada ortaya çıkan kesin sonuç, “ERKEN KARAR VERİLMESİ”dir. Yani Yeşil Bina sertifikasyonu alınıp alınma- yacağı ve seviyesi, projenin mümkün olduğunca başında belirlenmelidir. Özellikle ülkemizde yaygın olan “Proje bir başlasın da gerisine sonra bakarız” yaklaşımı yurtdışında denetlenen Yeşil Bina değerlendirme sistemleri sözko- nusu olduğunda pek sağlıklı değildir. Maliyet ve süreci etkileyebilir. 2. Sertifika Seviyesi: Projenin hedeflediği sertifika seviyesi ve bunu sağlamak için yapılması gerekenler, maliyetlere etki edebilecek faktörlerdir. Her proje hedeflediği seviyeyi iyi etüt etmeli, yapılması gerekenlere proje sürecinin başında karar verilmelidir. 3. Bina Lokasyonu: Yeşil Binaların en önemli kriterlerinden birisi, lokas- yon ve bunun getirdiği avantajlardır. Genelde proje lokasyonu seçimi çok önceden belli olduğu için aslında Yeşil Bina sertifikasyon sürecindeki birçok puanın akıbeti belirlenmiş olur. Özellikle şehir merkezlerine, toplu taşı- maya yakın, altyapısı hazır araziler bu konuda daha avantajlıdır. 4. Tecrübeli Tasarım ve Uygulama Ekip- leri: Projede seçilecek tasarım ekipleri, uygulamaları kontrol edecek müşavir firma ve de uygulayıcı yüklenici/alt yüklenicilerin bu konudaki tecrübeleri olası ek maliyetleri en aza indirecek önemli faktörlerdendir. 5. Yeşil Bina Uzmanı: Özellikle Yeşil Bina sertifikasyonunda, bu konuda uzman kişilerin proje ekibinde yer alması, sahip oldukları tecrübeyle olası sorunları ve buna bağlı olarak maliyetleri etkilemesi adına önemli- dir. Oysa, günümüzde birkaç sınava girip bir yetki belgesi almış herkes bu konuda danışmanlık yapabilmektedir. Projenin bulunduğu ülkenin dinamik- lerine hakim olmayan, saha tecrü- besi olmayan, daha önce benzer bir proje tamamlamamış bir “Yeşil Bina Uzmanı”, proje ekiplerine yanlış veya eksik yönlendirme yaparak ek maliyet yaratabilir. 2008 yılında Türkiye’de bu konuda profesyonel çalışmaları ilk kez başlatan firma olarak, ilginin o zamanlarda birkaç uluslararası kurum ve gayrimenkul gelişti- rici firmadan ibaret olduğunu söyleyebili- riz. Fakat zamanla bu sertifikaların getiri- leri daha iyi etüt edilmeye başlandıkça bu sistemlere olan ilgi geometrik olarak arttı. Özellikle, dünyada sürdürülebilirlik konusuna yükselen ilgiyle birlikte ülke- mizde de yerli ve yabancı yatırımcıların ilgisi katlanarak artıyor. Yabancı yatırım- cıların, ülkemizdeki LEED gibi uluslararası bilinirliğe ve tanınırlığa sahip sertifikalı projeleri tercih etmesi de bu tip sertifika- ların önemini artırmaktadır. Ayrıca, kentsel dönüşüm ve müteka- biliyet yasalarının da bu konuyu pozi- tif yönde tetikleyeceğini düşünüyoruz. Kentsel dönüşüm süreciyle birlikte makro ölçekte bir değişime girecek olan büyük kentlerde, Yeşil Bina ve yerleşim alanı değerlendirme sistemlerinin gereklilikleri- nin uygulanmasıyla oluşturulacak sürdü- rülebilir yaşam alanları, sürdürülebilirlik de toplam faydayı görmek adına önemli birer adım olacaktır. Bu şekilde bu böl- gelerde yaşayanlar için kalite, çevre ve ekonomik getiriler sağlanırken, bu alanları geliştiren yatırımcılar için iyi bir ticari araç da ortaya çıkacaktır. Özellikle günümüzde bir taraftan konut ihtiyacına cevap verir- ken, bir yandan çarpık ve yoğun kent- leşmenin getirdiği altyapı eksiklikleri en aza indirilecektir. Bu süreçte çevre dostu projeler desteklenmeli, bunların geliştiril- mesi ve teşvik edilmesi adına yeni finans- man araçları ve/veya bürokratik kolaylıklar sağlanmalıdır. Zira sürdürülebilir kentleş- meye yapılacak bir yatırım, aslında o ülke- nin kendi doğal kaynaklarına, doğasına ve de en önemlisi insanına yapılacak bir yatırım olacaktır.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=