Yeşil Bina Dergisi 27. Sayı (Eylül-Ekim 2014)
YEŞİL BİNA / EKİM 2014 31 dik. Gerek projenin toplu taşımaya olan yakınlığı gerekse Avrupa standartlarında olan asansör bekleme süreleri ile kullanı - cıların hem binaya ulaşırken hem de bina içerisindeki düşey sirkülasyonları süre - since zaman kaybetmemeleri hedeflendi. Teknolojinin gelişmesi ve iletişim hızının giderek artması, ofis binalarında geçen zamanı oldukça kıymetli bir hale getiriyor. Biz de buradan yola çıkarak, bina içi trafik hesaplarımızı tasarım aşamasında yaptık ve asansörlerin adedi, hızı, kapasitesi ve hatta kapı genişliklerinin ne olması gerek - tiği gibi detayları en baştan belirledik. Her biri 18 kişi kapasiteli, saniyede 4 metre yol alan, “Destination Selection” sistemli 9 asansör ile minimum bekleme ve erişim süresi hedefliyoruz. YEŞİL BİNA: Tasarım sürecindeki sürdü - rülebilirlik yaklaşımınız nasıldı? Sizi LEED Platin sertifikası almaya yönelten neydi? DİNÇER TAŞÇIKAR: Sürdürülebilirliğe büyük önem veren ve bu kavramı bütünsel olarak ele alan bir şirketiz. Bunun yolu - nun da “her işi doğru yapmaktan” geçti - ğine inanıyoruz. Tasarım süreci boyunca pek çok uzmanın görüşüne başvurduk; Altensis’in de aralarında bulunduğu, bize destek vermiş olan ve hala vermeye devam eden danışmanlarımız bulunuyor. Projemizde sürdürülebilirlik anla - mında yaptığımız her uygulamayı, gün - lük hayattaki faydalarının neler olacağı öngörerek yaptık. Kaynaklarımızın kısıtlı olduğu bilinciyle enerji ve su verimliliği konularını dikkatle ele aldık ve tasarımda yapılan iyileştirmelerle projemizin benzer bir binadan yüzde 40 daha az enerji tüke - teceğini gördük. Su tasarrufuna yönelik önlemler sayesinde peyzaj sulamada yüzde 100 tasarruf elde ediyoruz. İnovatif cephe tasarımı sayesindeyse gün ışığından ve doğal havalandırmadan en verimli şekilde yararlanıyor ve bu durumun bina kullanı - cılarının konforunu artıracağına inanıyoruz. Bizi sertifikaya götürenin de bu “değer odaklı” yaklaşımımız olduğuna inanıyorum. Bir diğer deyişle, Platin sertifikası, yapılan tasarımın ve sürdürülebilirlik yaklaşımının sebebi değil, sonucu olarak ortaya çıktı. CANAN ÇAKAR: Platin sertifika seviye - sinde bir tasarım yaptıktan sonra bize de sertifikaya aday olmak ve Platin ön sertifikamızı almak kaldı. AND, 2015 yılı ikinci yarısında tamamlandığında sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde de sınırlı sayıda olan Platin sertifikalı binalar ara - sında yerini alacak. Bununla beraber, projemizde sürdü - rülebilirliği sadece proje bazında değil, kentsel boyutuyla da ele aldık. Bina kulla - nıcılarına olduğu kadar bulunduğu çevreye de önem veren AND’de, çevre sakinlerinin kullanımına açık, yeme-içme alanlarının bulunduğu, buluşma ve sosyalleşmeye imkan veren bir meydan tasarladık. Bu meydan, modern peyzajı, oturma ve din - lenme alanlarıyla hem bina kullanıcılarına hem de mahalle sakinlerine kentsel bir deneyim sunacak. Kısaca, AND sadece “LEED” kriterleri açısından değil, sosyal açıdan da sürdürülebilir, her daim canlı ve yaşayan bir proje olacak... YEŞİL BİNA: Projenin bulunduğu bölgeye de bir katkısı olacak... CANAN ÇAKAR: Kesinlikle... AND, komşu - luk ilişkilerinin ve sosyal yaşamın da göze - tildiği bir proje oluyor. Tümüyle çevreye, topluma açık kamusal bir alan oluşturduk. Yüksek duvarlarla çevrili, kentten izole bir yer değil. DİNÇER TAŞÇIKAR: Meydana bakan yeme içme alanları, açık hava oturma grup - ları, su öğeleri ve özgün peyzaj tasarımı ve yeşil çatılarıyla kullanıcılara bir çalışma alanının ötesinde “bir yaşam alanı” sunu - yoruz. Kozyatağı gibi çok merkezi fakat kısıtlı yeşil alana sahip bir yerde, projemiz - deki bu meydan ve yeşil alanlar oldukça önem taşıyacak.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=