Yeşil Bina Dergisi 25. Sayı (Mayıs-Haziran 2014)
GÖRÜŞ kurulu güce sahip fotovoltaik tesisler kurulduğunu düşünürsek; oluşabilecek kurulu güç 3.000.000 kWp eder. Yani 3.000 MWp. Türkiye’nin 66.000 MWp kurulu elektrik gücü olduğu düşünülürse, yüzde 4,54’ü karşılanmış olur. Baz yükü, ihtiyacı var olan ancak artan talep karşı- sında yetersiz kalan tesisler tarafından karşılanmaya devam eder. Böyle bir tesis İstanbul iklim koşullarında muhafazakar bir üretim yaklaşımı altında (1.200 kWh/ kWp) yılda ortalama 3,6 milyar kWh saat elektrik enerjisi üretiyor olacak. Bu değer, kamuoyuna yansıyan Akkuyu Nükleer Santrali’nin yıllık üretiminin yüzde 10’una karşılık gelmektedir. Bunun gerçekleş- mesi için var olan elektrik şebekesine herhangi büyük bir tadilatın yapılması gerekmeyecektir. Bu fikir jimnastiğini sadece İstanbul’daki binalar için yaptık. Marmara Bölgesi’nde bulunan binlerce fabrika çatısı hesaba katılmadan... Foto- voltaik kurulumlar için mükemmel iklim şartlarına haiz Türkiye’nin diğer coğrafya- larını da hesaba katmadık... Her binanın çatısına yerleştirilecek 3-5 kWp kurulu güçteki fotovoltaikle, tesis- lerde üretilen elektrik enerjisi için iletim ve dağıtım sırasında şebekede ısı olarak ortaya çıkan asgari yüzde 10 kayıp-kaçak oranlarından da kurtulmuş olacağız. Yerinde üretim-yerinde tüketim mantığı altında tüm vatandaşlar bu kazançta pay- daş olmuş olacaklar. Nüfusun çok büyük bir bölümünü bir iktisadi yatırıma ortak etmek, finansal riskler için de büyük bir nimet ve bunun karşılanması noktasında kolaylık (kurulumlar için birim maliyetleri- nin düşmesi, konu hakkında çok sayıda vakanın olmasının sağlayacağı yaklaşım kolaylığı) oluşturacağını da unutmamak gerekir. Yanılgılara düşülmemeli Fotovoltaik kurulumlar için bu kadar müspet kavramı sıralarken, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’ndan, Konya- Karaman alanında 3.000 MWp kurulu güçte “özel” bir fotovoltaik tesis kurulma planlarını öğrenmiş bulunmaktayız. Böyle bir tesis, kurulacak nükleer enerji tesisin- den farksız olacaktır. Bir fotovoltaik tesi- sin tüm müspet yönlerini almış götürmüş olacaktır. Yerinde üretim-yerinde tüke- tim avantajı olmayan, iletim ve dağıtım sırasında kayıpları olan ve de noktasal bir üretim olmasından mütevellit devasa trafo ve kablo alt yapı, değişikliği gerekti- recek (maliyet) bir üretim tesisi olacaktır. Bu tesis, fotovoltaik elektrik üretiminin Konya-Karaman bölgesindeki bulutlu havadan dolayı sınırlı veya mümkün olma- dığı günlerde boşu boşuna dururken, havanın tüm Türkiye sathında bulutlu olma olasılığıyla kıyaslanamayacak kadar dezavantaj yaratacaktır. Salt “3.000 MWp fotovoltaik kurulu gücümüz var” demek adına bu yanılgıya düşmemek gerekir. Bu yol ne Türkiye’deki fotovoltaik sektörünün gelişmesini sağlar, ne de fotovoltaik tesis- lerin yurt geneline yayılmasını. Sadece sınırlı sayıda seçilmiş firmaya ticari avan- taj sunar. Bu da fotovoltaik ruhuyla taban tabana zıt olan bir anlayış demektir. Kapasite doğru tanımlanmalı Fotovoltaik sistemden elektrik üretimi kavramı ile ilgili gözden kaçırılmaması gereken bir diğer husus da, bu üretimi sağlayan güneşin ilettiği radyasyon mikta- rının periyodik oluşudur. Halbuki bizlerin elektrik enerji ihtiyacı sabit kabul edile- bilecek bir rota izler. Bu iki farklı yapıyı evlerimizin elektrik enerjisini fotovoltaik bir sistemden karşılama noktasında bira- raya getirirken, fiziki ve iktisadi koşulların yeterliliği kabulüyle, kapasiteyi bu gerçeğe bağlı tanımlamamız çok önemlidir. Nihai tüketicilerin pratikte artan elektrik enerji- sinin satışını yapamamasından mütevellit, yaz aylarındaki aylık tüketimler gözönüne alınarak belirlenecek bir kurulu güçle kışın ihtiyacın ancak yüzde 40’ı karşılan- mış olur. Bundan dolayı Eylül-Ekim veya Mart-Nisan aylarındaki üretim-tüketim değerleri göz önüne alınarak yapılması, yatırımın geri dönüşü (amortisman süresi) açısından daha uygun olacaktır. Yatırımcıya ilave yük getirmiyor Yeşil Bina kavramı dahilinde ger- çekleşecek fotovoltaik sistemler içeren tasarımlar ve binalar, düşünülenin aksine yatırımcıya herhangi bir ilave yük getir- meyeceği, son dönemde konuya hakim çevreler tarafından daha sık ifade edil- mektedir. Bu hassasiyete sahip olan binaların piyasa değeri benzerlerine göre daha yüksek olacağı gibi, işletim masraf- ları azalacak ve kurulacak yenilenebilir enerji kaynağından (fotovoltaik sistemler) karşılanacak enerji tüketim oranı daha yüksek olacaktır. Anadolu medeniyetleri- nin muhtelif noktalarda yaratmış olduğu ve yaşam konforu çok yüksek olan binalar herhangi bir çağdaş teknoloji aracı kul- lanılmadan sadece mühendislik bilgile- riyle ortaya çıkmıştır. Bundan anlaşılan Yeşil Bina dediğimiz kavram herhangi bir teknolojiden çok, konuya bir yakla- şım şeklidir. Veya tam tersini ifade etmek gerekirse, binanızın çatısını fotovoltaik panellerle döşemişsiniz ama enerjiyi müs- rif bir şekilde kullanıyorsunuz. Bu bina Yeşil Bina mı kabul edilecek? Halihazırda enerjiyi verimli kullan- mayan binaların tümünü hemen değiş- tiremeyeceğimiz gerçeğinden hareketle, adım-adım Yeşil Bina disiplini altında bina üretmemiz ve eski ile yeni binalarda sürekli artan oranda yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmamız, sürdürülebi- lirlik kavramı dahilinde esas olmalıdır. YEŞİL BİNA / HAZİRAN 2014 34
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=