Yeşil Bina Dergisi 17. Sayı (Ocak-Şubat 2013)
26 YEŞİL BİNA / ŞUBAT 2013 RÖPORTAJ özkaynak harcayarak yapılan ve kulla- nımı çevreye en az zarar veren binalar Yeşil Bina olarak düşünülebilir. Bizim de amacımız örnek binalar yaparak mimar ve mühendislere örnek teşkil etmek. Avrupa Birliği Yedinci Çerçeve Programı (EU-FP7-PPP) tarafından desteklenen NEED4B (New Energy Efficient Demons- tration for Buildings) bize bu çalışma- ları metodik olarak yapıp öğretme fırsatı veriyor.” Eskiden yapılan binalar doğayla daha uyum içinde olurdu. Son 40-50 yıl bize bunu unutturdu. Binaların akıllı olması önemli. Ama daha önemlisi, binaların içine ‘akıl’ konulması. Mühendis ve mimar beraber düşünüp, bir binada ‘neyin gerekmediğine’ karar verip, mümkün olduğunca gerekmeyen şeyleri atabilmeli. Akılla azaltmak gerekli. En önemli şey bu. Bu şekilde bir kavram oluşturabilmek için mimar ve mühendislerin ‘akıllarını binaya yerleştirmeleri’ gerekiyor. Elbette böyle yapılan çok bina var etrafımızda. Ama bunlar genellikle tasarım binaları. Bizim çabamız, bu akıl işini tüm binalara nasıl uygulayabileceğimiz yönünde.” Akılla azaltmaya örnek: Panjur yardımıyla klima kullanımını azaltmak “Kaynakları en az kullanarak en etkin ve işlevsel aletler ve prosesler oluşturmak tüm mühendislere öğretilen bir kavram- dır. Ben de bunu evimde uyguladım. Doğalgaz yerine hava bazlı ısı pompası kullanıyorum. İleride güneş panelleri koyarsam tamamen yenilenebilir enerji kaynaklarına bağlı bir ev olacak. Bu arada kombi ve radyatörlerin mekandan aldığı alanları da kazanmış oldum. Şu an kom- şularımın yarısı kadar enerji harcıyorum. Kendi evim dışında şu an üniversitemizin yeni İngilizce hazırlık binasını inşa ediyo- ruz. ‘SELI’ dediğimiz bu binanın en büyük enerji harcayan kısmı klima. Camdan içeri güneş enerjisi girerse bunu dışarı atmak için klima kullanmak lazım. Yani, ya klima kullanılacak ya da güneş içeri alınma- yacak. Güneşi içeriye almamak için de panjur kullanmak lazım. İlginçtir, pan- jur kullanımı son 30 yıl içerisinde sanki Türkiye’de kullanımdan kalktı. İspanya ve İtalya gibi benzeri iklim kuşaklarındaki ülkelerin şehirlerine bakarsanız panjurun ne kadar çok kullanıldığını görürsünüz. Bizde ise yeni yapılan binaların yüzde 80’inde panjur bulunmuyor. Bu da o binaların klima kullanması anlamına geli- yor. Akılla azaltmaya bir örnek olarak da pasif mimari ve panjur yardımıyla klima kullanımını azaltmak diyebiliriz.” “SELI binasının mimarı, üniversitemi- zin de mimarı olan, RMJM isimli ABD’li bir grup. Uygulamayı da İstanbul’dan B-Design firması üstlendi. Kampüs mimar ve mühendisleri de oldukça yoğun ve etkin bir çaba gösterdiler bu çalışma için. EÇEM tarafını da Mimar Yasemin Somuncu ile birlikte çalıştık. Entegras- yona ağırlık verdik. Bizimle çalışan dört yüksek lisans öğrencisi var, koordineli olarak araştırma projelerine odaklılar. Binanın üzerine 100 kW’lık güneş paneli konulacak. Aydınlatmanın neredeyse bütün enerjisi güneşten alınacak. Ardın- dan binanın içine ışık gelme ve ısınım kaçma işi var. Bunu da öğrencilerimizden birisi yapıyor. Bütün ısı transferi ve ışık transferi modellerini üretiyor. Bütün bu çalışmalar, dünyada yapılan en uç çalış- maların bir birleşimi aslında.” SELI binası, LEED, BREEAM ve DGNB’nin üstünde bir kavramla inşaa ediliyor “Sertifikasyon almak, bir binanın ne kadar etkin yapıldığını göstermek açısın- dan önemli. Bizim Mühendislik Binamız ve Öğrenci Merkezimiz LEED Gold Serti- fikası alacak şekilde tasarlandı ve inşaa edildi. Şu anda bizim NEED4B içerikli çalışmamız SELI binasının LEED, BRE- EAM, DGNB ve diğerlerinin üstünde bir kavramla inşaa edilmesini sağlıyor. SELI, büyük ihtimalle hem LEED Platin’e aday olacak hem de BREEAM’in en üst seviye- sini alacak. Ancak sertifika almakla ilgili bir kaynak ayırma konusunda henüz emin değiliz. Kaynakları daha etkin mühen- dislik uygulamalarına harcadıktan sonra düşüneceğiz. NEED4B için, gereksinimle- rimiz bütün bu sertifikalardan daha fazla. NEED4B için uğraştıktan sonra sertifika almak pek mantıklı gelmiyor. Yaptığımız çalışmalar kendini gösteriyor zaten. Öte yandan ÇEDBİK’in binalar için milli bir sertifikasyon sistemi geliyor. Binamıza, ÇEDBİK sertifikasını, Türkiye’den bir çalışma olduğu için almak isterim.” Mimar ve mühendislerin çakıştığı noktaları iki tarafın da işine yarayacak şekilde çözüyoruz “Türkiye’deki binaların yüzde 80’inin son 50 yılda yapıldığını varsaydığımızda, ‘Binaların yenilenmesi hakkında neler yapılmalı?’ diye sormak gerekiyor. Mese- lemiz, binanın sağlamlığı, depreme daya- nıklılığı, su geçirmeyeceği gibi bilinen sorunlardan sonrası. Çok daha enerji verimli, çok daha çevreyle uyum içinde inşaa edilen ve işletilen binalar yapılması gerekir. Bu soruların cevabı birleşik ve entegre düşünmekle bulunabilir. Bu tür soruları, derslerde öğrencilere sormak ve ardından da cevapları için beyin fır- tınası yapmak gerekir. Elbette böyle bir beyin fırtınası sadece bilgiyle donanmış öğrencilerle yapılabilir. Önce en yenilikçi kavramları ve birleşik uygulamaları öğret- memiz lazım. Örnek vermek gerekirse, mimarlar tasarımda alüminyum çerçeve kullanmayı tercih ederler. Ancak alümin- yum çerçeveler, ısı yalıtımı açısından çok iyi bir seçim değildir. O halde mühendis- lerin, alüminyumun ısıyı iletmeyen halini yapmaları gerekiyor. Bu da yeni bir tasa- rım ve uygulama gerektiriyor. Bizim ‘Bina- larda Birleşik ve Yenilikçi Uygulamalar’ derslerinde yaptığımız da tam olarak bu. Mimar ve mühendislerin çakıştığı nokta- ları bulup, iki tarafın da işine yarayacak şekilde çözüm üretmek.” C M Y CM MY CY CMY K
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=