Yeşil Bina Dergisi 15. Sayı (Eylül-Ekim 2012)
24 YEŞİL BİNA / EKİM 2012 bu borç yükü altında sağ kalmamıza izin verilirse... Bu parayla, ısrarla vurguladığımız gibi bir ülke baştan inşa edilir. Ya bu bedeli bilinçsizce harcarken, ülkemizin teslimi- yetine giden yolda koşar adım ilerlemiş oluruz ya da sorumluluğumuzun bilin- ciyle kendi çerçevemizde akıllı seçimler ve yatırımlarla bugünden tezi yok önemli bir ölçekte, geriye doğru en doğru adımı atmış oluruz. Aklın yolunda buluşacağı- mıza inanıyorum. Sorumluluktan söz açmışken, hani biraz da rüzgar ve güneş tarlalarından ve sorunlarından başımızı kaldırıp çevreye bir göz atsak diyorum. Bir başka deyişle, şu işin kabzımallığından bir an için vaz- geçip, manavlığına, hatta daha da cesa- retle son kullanıcı olmanın dayanılmaz ağırlığına, yani bizzat kendi yaşantımıza bir göz atalım diyorum... Şöyle bir benzetme yapılabilir: Adam obez!. Yani bir türlü doymuyor. Siz ona sağlıklı bir yaşam ve yöntem teklif etmek yerine, GDO’lu değil, organik domates teklif ediyorsunuz. Daha mı ucuza?.. Hayır!.. Piyasa fiyatından. Yani bir tek siz kazançlısınız bu işten. Yani hala dört katı fazla tüketme alışkanlığı devam ediyor, hala yüzde 8 yıllık artışa inanılıyor ve yirmi yıl sonraki toplam bedel muhtemelen yine 2 trilyon. Bu toplamın artık tamamı yurtdı- şına gitmiyor, hava da o kadar kirlenmiyor belki ama harcama miktarında değişiklik yok. Hepimiz hala bu gereksiz harcama- nın suç ortağıyız!.. Bir nebze Amerika... Son seçimde Obama ilk defa “Ame- rika enerji konusunda kendisine yetmeli” demişti. Fosil yakıtlara ayrılan bütçenin kademeli olarak azaltılması, temiz ener- jilerin ise en üst seviyede desteklenmesi kararını almıştı. Yani onlar da anladılar ki artık “pabuç pahalı !”. Sanırım bizimkiler hala bedava!.. Daha sonra da eğitimden başlayıp, “tüm okullar 2020’ye kadar kendi ener- jisini üretecek!” diyerek, somut adımlar attı. Artık Amerika’da nükleer santraller kapanıyor. 78’den bu yana 107,000 MW kapasiteli değişik yapım aşamalarındaki 97 nükleer santral iptal edildi ve harcanan milyarlarca dolar boşa gitti. O Amerika aynı zamanda son 5 yılda doğal dengeye zarar verdiği için irili ufaklı 240 barajı yerle bir etti. Çünkü federal binaları ve devlete ait tüm yapıları enerji verimli hale getirmek ve konutların enerji kayıplarını engellemek, büyüyen ekonominin enerji ihtiyacını karşılamaya yetti gari... Bunları daha önce de yazdım, yine yazıyorum. Çünkü bir türlü anlaşılamıyor. Anlayışsız- lık da “yetti gari!” Sizce Amerika mı çılgın, biz mi?.. Galiba Türkiye’ye de en akıllı tarafından böyle çılgın projeler gerekiyor. Ey hedeftekiler!.. Anladınız mı neden “kabzımallıktan manavlığa, oradan da son kullanıcılığa inmek gerekir; önce ya da aynı zamanda, oradaki sorunları da görmek ve çözmek gerekir” diyorum ?.. Esas sorun orada ise esas çözüm de orada olmasın sevgili yeşil sermayedar- lar?.. Yeşil, para ettiğinden beri, gümüş- ten platine sertifika merakına düşen ve duvarına çaktığında, “En yeşil binayı ben yaptım, cennette yerim hazır” zanneden anlı şanlı iş adamları?.. “En yeşil otel”, “En yeşil AVM” reklamları ile topluma yutturulmaya çalışılan yapıları inşa eden yatırımcılar... Ve sonunda, “Sıfır Demek Ne Demek?” başlıklı makalemde de değindiğim gibi en üst seviyede bir serti- fikaya sahip binamızın, klasik bir yapıya göre doğalgaz tasarrufunda yüzde 10’u dahi geçemediği anlaşıldığında da Bakan düzeyinde kızılca kıyamet kopan “sözüm ona yeşil!” binaları yaptıranlar... Ve de, ey kerameti kendinden men- kul, adı sanı daha dün bilinmezken, günümüzün gökdelen şövalyeleri haline gelen ve herkese mutlu yaşam vaat eden, sürüsüne bereket inşaat firmaları... Yan- lış hedef, yanlış proje, yanlış yapım tek- nikleri ve malzemelerinin sizi soktuğu, aslen çıkmaz sokakta, kendi yarattığınız ve maalesef sinyallerini duymaya başladı- ğımız karadeliğinize çökmeden, sizler de şapkanızı önünüze koyup bir düşünseniz diyorum... GÖRÜŞ
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=